Başarısızlık: Gerçek mi, Sadece Bir Perspektif mi?

Tarih: 01 Oca 2024
Yazar: Uzman İş ve Örgüt Psikoloğu Nil Madi

Başarısızlık, genellikle olumsuz bir çağrışım yaratır. Hedefleri tutturamamak, sınavdan düşük not almak, bir dersten kalmak, bir yarışmada elenmek, maddi kayıp yaşamak, müşteri kaybetmek, partnerinden ayrılmak gibi birçok örnek zihnimizde canlanabilir. Bu durumlar genellikle bir hikayenin sonu veya bir filmin final sahnesi gibi düşünülür ve bir son nokta olarak algılanır. Ancak, başarısızlık sadece bir perspektif meselesi olabilir mi?

İlk bakışta başarısızlık, hedeflere ulaşılamamak veya istenilen sonuçlara erişememek olarak tanımlanabilir. Ancak, bu tanımın yetersiz olduğunu düşünmek başarısızlığı daha geniş bir perspektifte değerlendirmemize yardımcı olabilir. Başarısızlık, sadece bir sonuç değil, aynı zamanda bir süreç olabilir. Bir hedefe ulaşamamak, gelişim ve öğrenme sürecinin bir parçası olabilir. Hikayenin veya filmin sona erdiği nokta değil, aksine devam eden bir yolculuğun bir parçası olabilir.

Micheal Jordan’ın başarı sırrı

Basketbolun efsane isimlerinden ve gelmiş geçmiş en iyi basketbolculardan biri olan Michael Jordan’ın bu sözünü çok beğenirim: “Kariyerim boyunca 9000’den fazla başarısız atış yaptım, 300’den fazla oyun kaybettim, 26 kez oyun kazandıracak atışı ıskaladım... Çabaladıkça başarısız oldum, başarısız oldukça çabaladım. Başarımın sırrı işte budur.”

Benzer şekilde Thomas Edison'un, ampulü icat etmeye çalışırken yaşadığı denemeler ve başarısızlıklar hakkında ünlü bir anekdotu vardır. Edison'a ampulü keşfetmeden önce, başarısız olduğu 999 deneme için ne hissettiğini sormuşlar. Edison’un cevabı ise “999 başarısızlık mı? Hayır! Işığa kavuşamamanın 999 yolunu keşfettim o kadar” şeklinde olmuş. Bu anekdot, Edison'un her başarısızlık denemesini bir öğrenme fırsatı olarak gördüğünü ve her seferinde başarıya bir adım daha yaklaştığını vurgular. Kariyerinde birçok başarısız girişim ve iflas olan Walt Disney’in, birçok yayınevi tarafından reddedilen J.K. Rowling’in, film bölümüne başvurduğu okullardan kabul alamayan Steven Spielberg’in de benzer hikayeleri bulunmaktadır.

Başarısızlık, yeni fırsatlar doğurma potansiyeline sahip bir öğrenme deneyimi olarak da görülebilir. Daha iyi bir strateji geliştirmeye, gelişim alanlarını anlamaya ve gelecekteki adımların daha iyi planlanmasına yardımcı olabilir. Micheal Jordan’ın yaptığı gibi, ıskalanan atışlardan, kaybedilen oyunlardan, Edison’un denemelerinden öğrenilebilecek çok şey vardır. Bu durumlarda kendimize şu soruları sorarak yanıtları aramak faydalı olabilir:

  • Ne oldu? Ne deneyimledim?
  • Ne keşfettim? Ne fark ettim?
  • Karşılaştığım engeller nelerdi?
  • Bir dahaki sefer ne yapmalıyım veya ne yapmamalıyım?
  • Bundan sonra neyi daha farklı yapabilirim?
  • Bundan sonrası için neye ihtiyacım var? Bana ne veya kim yardımcı olabilir?

Bir hedefe ulaşamadığımızda ya da işler istediğimiz gibi gitmediğinde, bu durumu olumsuz şekilde etiketlemek yerine bir öğrenme fırsatı ve deneyim olarak görmek, bilgimizi ve esnekliğimizi artırarak daha güçlü hale gelmemize katkıda bulunabilir.

Başarısızlık dediğimiz şey, hikayemizin ta kendisi olabilir mi?

Başarısızlık, hayatta karşılaşılan zorlukların yanı sıra, aynı zamanda bir hikayenin veya filmin en önemli unsurlarından biri olabilir. Hayatımızda bazen bir film gibi karmaşık ve değişken bir senaryoyla karşılaşırız. Başarısızlık da bu senaryonun kaçınılmaz bir parçasıdır. Fakat başarısızlık bir son veya nokta yerine bir yükselişin de başlangıcı olabilir.

Filmlerdeki ana karakterleri düşünün. Ana karakterin karşılaştığı zorluklar vardır. Film boyunca ana karakterle bağ kurarız, mücadelelerini anlamaya çalışırız. Benzer şekilde, hayatımızda yaşadığımız başarısızlıklar, ıskaladığımız hedefler de bize güçlü, dayanıklı, sabırlı olmanın ve hedeflere yönelik daha bilinçli bir çaba harcamanın önemini öğretiyor olabilir. Bu bağlamda, başarısızlık, film senaryolarında olduğu gibi bir dönüm noktası olabilir, ana karakterin gelişimini destekleyebilir veya derin bir öğrenme deneyimi sunabilir. Film izler gibi kendi deneyimlerimizi değerlendirerek, mücadelelerimizi anlamayı ve anlamlandırmayı deneyebiliriz. Bu şekilde, hem kendi içimizdeki hem de diğerleri ile çatışmalarımızı keşfederek, zamanla kişisel zaferlere dönüştürdüğümüz bir hikayenin temelini oluşturabiliriz.

Sonuç olarak, başarısızlık gerçek bir durum olabilir, ancak bu durumu sadece olumsuz şekilde değerlendirmek, büyük bir öğrenme ve gelişim potansiyelini kaçırmamıza neden olabilir. Hem iş hem özel hayatımızda başarısızlık, güçlü yönlerimizi fark etme, gelişim alanlarımızı anlama ve sürekli olarak gelişme fırsatlarını değerlendirme şansı sunabilir. Başarısızlık, aslında başarıya giden yolda atılan bir adım olabilir. Başarısızlığa bir de bu perspektiften bakmaya ne dersiniz?

Yorum Yazın

Bu alan zorunludur.
Bu alan zorunludur.