Çocukluk döneminden çıkıp yetişkinliğe hazırlığın yapıldığı geçiş dönemine ergenlik dönemi denir. Bu dönem içerisinde bireyin bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve davranışsal gelişimi hızlı bir şekilde ilerler. Vücut, beyin, duygular, sosyal ilişkiler ve davranışlar karmaşıklaşırken derinliği de artar. Bu alanlardaki gelişimlerle birey yetişkinliğe hazırlanırken duygusal değişimler de meydana gelir.
Bireyin, içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerine göre deneyimlediği olaylar ve bu yaşantılara verilen duygusal tepkiler değişiklik gösterir. Ergenlik döneminde olaylara verilen duygusal tepkiler şiddetlidir. Bunun nedeni duygusal beyin olarak isimlendirdiğimiz limbik sistem oldukça aktifken, prefrontal korteksin gelişimini henüz tamamlamamış olmasıdır. Limbik sistem, ergenlikte yoğun bir şekilde öne çıkan hormonlar tarafından kontrol edilir ve yaşananlara içgüdüsel bir yanıt verir. Bu yanıtların içgüdüsel olması duyguların okunmasını zorlaştırır. Bunun yanında duygu düzenlenme, karar verme, organize olma, düşünme, sosyal ilişkileri yönetme, problem çözme ve tepkilerin ertelenmesi gibi işlevlerden sorumlu olan prefrontal korteks tam anlamıyla gelişmiş değildir. Bu nedenle ergenlikteki bireyler sıklıkla duyguları net anlayamazlar, duygu regülasyonunu sağlayamazlar, ani reaksiyon vererek tepkilerini erteleyemezler, olayları organize edemezler, karar veremezler, sağlıklı düşünmede zorlanırlar, sosyal ilişkileri yönetemezler ve problem çözemezler. Tüm bunlar limbik sistem ve prefrontal korteksin gelişiminin farklı aşamalarda olmasından kaynaklanır.
Ergenler, görünüşleri ve davranışlarıyla oldukça meşgullerdir. Herkesin onları fark ettiğine, kendilerine baktığına ve onları izlediğine inanarak daha fazla ilgi ve dikkat çekmeye çalışırlar. Düşünceleri onlar için çok özgün ve özeldir. Kendileri ise eşsiz, ulaşılamaz ve her şeyle baş edebilecek kadar güçlüdür. Bu nedenle toplum içinde öne çıkmak ve popüler olmak isterler. Sokakta yüksek sesle konuşarak dolaşırlar, dikkat çekici tarzlar ve kıyafetler tercih ederlerken bunlara karışılmasını da istemezler. Çoğunlukla kendilerini düşünürler ve eleştiriye açık değillerdir. Konu başkası olduğunda vurdumduymaz davranabilmelerinin de sebebi budur.
Ergenlik dönemi, kimlik kazanımının geliştiği dönemdir. Bu nedenle ergenler kendilerine sıklıkla “Ben kimim veya ben kim oluyorum?” sorusunu yöneltip cevabını bulmakla oldukça meşguldür. Kişilerarası ilişkilerin deneyimlenmesiyle bireysel farkındalıkları artar ve kim olduklarını anlamlandırmaya başlarlar. Ergenler; kim oldukları, hangi mesleği yapacakları, hangi ideolojiye sahip olacakları ve hangi rolü üstlenecekleri gibi konuları yoğun olarak düşünür ve deneme yaparlar.
Romantik açıdan ilgi duyduğu cinsiyet tarafından hem bedeninin hem de düşüncelerinin beğenilmesini isterler. Beğenilmediğini düşündüklerinde hayal kırıklığına uğrar, üzülür ve öfkelenirler.
Otoriteyi gördüklerinde karşı çıkar ve üste çıkmaya çalışırlar. Tüm bunlar kendi kimliğini belirlemesiyle ilişkilidir. Kendi doğrularını ve sınırlarını belirlemeye çalışırlar. Bu dönemlerde duygu dalgalanmaları, ani tepkiler, öfkelenmeler, isyankarlıklar ve bağırmalar görülür.
Aile ilişkilerinden ziyade arkadaşlık ilişkilerinin önemli olduğu ergenlik döneminde, arkadaşlar tarafından onay almak çok değerlidir. Ergenler kabul görebilmek ve bir gruba dahil olabilmek için riskli davranışlar yapabilir. Bu riskli davranışlara girilmesinin nedenlerinden birisi dopamin hormonunun salgılanması ve ödül almanın son derece haz verici bir hale gelmesidir. Sağlıklı olarak arkadaşları gibi giyinir, onların dinlediği müzikleri dinler, onlar gibi konuşur ve benzer aktivitelere ilgi duyarken diğer yandan sigara ve alkol denemeleri gibi riskli davranışlar da görülebilir.
Ortaya bir problem çıktığında aileye danışmaz ve duygusal krizleri arkadaşlar arasında çözmeye çalışırlar. Ailelerin, ergenlerin arkadaşlarına karışması ve görüşmesini engellemeye çalışması ise onlarda olumsuz tepkilerin oluşmasına neden olur.
Ergenlik dönemindeki bahsedilen bu gelişimler, duygu ve davranışlarda farklılaşmaları meydana getirir:
Ailelerin ergenlikteki çocuklarına karşı tutum ve davranışları çocuklarının bu dönemi sağlıklı bir şekilde geçirmeleri ve yetişkinliğe hazırlanmaları için önemlidir. Aileler;
Ergenlik döneminde çocukları olan aileler, ruh sağlığı uzmanlarına sıklıkla başvururlar. Genellikle başvuru sebepleri, çocuklarının ev içi kurallara uyum sağlamaması, talimatları dinlememesi, pek çok duruma sadece kendisinin karar vermek istemesi, aşırı tepki vermesi ve uyarıları dikkate almamasıdır. Bir yandan derslerinin yoğunluğu artan çocuklar, ders yüküyle de baş etmek konusunda zorlanırlar. Hem iç dünyalarında olan değişimler hem de okul gibi çevreyle alakalı değişimler sorunlarla baş etmelerini zorlaştırır. Derslerle ilgili zorlanmaları olan çocuklar için nedenini anladıktan sonra ek ders gibi çözüme yönelik davranmak gerekir. Bu durumlarda çocukla aynı iletişim kanalından yürümek, onu anlamaya çalışmak ve davranışlarının altında yatan ihtiyacı görmek ailelerin işini kolaylaştıracaktır. Tüm bunlara rağmen çözüme kavuşmayan problemlerde bir ruh sağlığı uzmanından destek alınması hem çocukların hem de ailelerin sorunu çözüme kavuşturmalarına fayda sağlayacaktır.
Yorum Yazın
İşlem başarısız oldu.
TamamBaşarılı
Tamam